BÜŞRA YILMAZ HAKKINDA AZ BİLİNENLER
Büşü hakkında ne bulduysak bu başlık altına topladık. Bloglara mı girmedik, röportajları mı karıştırmadık, Instagram'ı mı altüst etmedik... :) Vaktiniz varsa sizi hemen aşağıya alalım. Yoksa boş zamanınızda bekleriz. Sizi bildiğiniz bilmediğiniz maddelerle dolu upuzun bir yolculuk bekliyor.
-
Büşra’nın en sevdiği renkler pembe ve siyah. (Çok küçük bir farkla da olsa siyahı tercih ediyor.) Bu renkleri bir süre saçlarında da taşıdı.
-
Annesine göre doğduğu zamanlar Büşra ismi marjinal bir isimmiş, kimse de yokmuş.
-
Eğer yazar olmasaydı okuduğu bölümden dolayı sosyal hizmet uzmanı olurdu. Fakat hayalinde kriminalist olmak var.
-
Polisiye filmleri çok seviyor.
-
İdolü, Sevil Atasoy.
-
Sakız fobisi var. Kendi asla çiğneyemiyor. Yanında çiğnendiğinde de rahatsız oluyor.
-
4N1K’yı yazarken düşüncesi 5. bölümde final yapmakmış. Kısa bir ‘’teenish humor’’ olmasını planlamış. Tabii sonradan beklemediği bir şey olmuş, insanlar nevrotik çocuklarını çok sevmiş.
-
İnternetsiz kalmayı, arkadaşsız kalmaya tercih ediyor. Arkadaşlarına çok değer veriyor.
-
Hepsi onun için çok özel olsa da, 4N1K’dan en sevdiği karakter Oğuz. Bunun nedeni Oğuz’un dünyasını, kafasını ve onun gibi düşünmeyi sevmesi. Oğuz sahnelerinin onu rahatlattığını ve bu yüzden diğer karakterlerden sıyrıldığını söylüyor.
-
Yürümekten nefret ediyor. Bu sebepten dolayı İtalya’yı ağlayarak dolaşmış.
-
En sevdiği kitap türleri suç ve kriminal.
-
Agatha Christie ve Sherlock Holmes ile büyümüş. Ortaokula kadar da sadece onların kitaplarını okumuş.
-
İlk kitaplarını, yazılarını depresyondayken yazmış. Amacı beynini başka yere odaklayıp mutsuzluğunu unutmakmış.
-
Yazmak ile kusmak onun için çok benzer şeyler. Zihninde birikenleri dışarı atmak için yazıyor.
-
90’ların sonu, 2000’lerin başında çocuk olan her kız gibi Britney Spears’a bayıldığını söylüyor.
-
İlk öpücüğünü 16 yaşındayken, boş bir sokakta ortalıkta kimseler yokken kapmış. O an şehrin tüm elektrikleri gitmiş. Büşra heyecandan gözleri karardı zannetmiş.
-
Büşü topuzunun son iki yıldır yapmadığı ama üzerine yapışan bir şey olduğunu söylüyor. Şöyle diyor, ‘’Üç hatta dört yıl önce saçlarım önüme geliyor diye evde böyle saçma ve komik bir topuz yapıp, ki ben her halimi insanlarla paylaştığım için, o dönem de evde öyle videolar atarak… İnsanlar sempatik ve şirin buldu. Bana böyle sürekli ‘’topuzun nerede, topuzunu yapsana’’ demeye başladılar ve aramızda topuz üstünden tatlı bir goygoy dönmeye başladı. Bununla ilgili çizimler yapılmaya başladı. İşte dünya Büşü’nün topuzu etrafında dönüyormuş aslında falan… Çok, çok ciddi ve şirin böyle bir akım oluştu. Aslında ben onu dört yıl önce yani 19 yaşında falan yapıyordum. Şu an 23 yaşındayım. Ve iki yıldır evde bile yapmıyorum ama o kadar özdeşleşti ki benimle öyle kaldı. Ben seviyorum ama, çok yakışıyor.’’
-
Eğer dizide oynayacak olsa Tuna olmak istermiş. Onu oynamanın keyifli olacağını düşünüyor.
-
Justin’i sevse de, pizza mı yoksa Justin mi sorusuna pizza diye cevap veriyor. Justin’in şarkılarını dinlemeye başlaması da sosyal medyada genç bir kitleyle vakit geçirmesi, onların sevdiği şeyleri merak edip araştırmasıyla olmuş.
-
Karşısında pizzayı seçmeyeceği çok az şey olduğundan bahsediyor.
-
Köpekleri kedilerden daha çok seviyor. Bunun sebebini ise çok panik bir insan olduğu için, kedilerin ne an ne yapacağını bilemediği anın onu çok ürkütmesiyle açıklıyor.
-
Büşra’ya mom (anne) diye hitap edilmeye başlanmasının bir sebebi de ona ne dersek diyelim (masa ve pergel de buna dahil :)) rahatsız olmayacak olması ve hoşuna gideceğinin bilinmesi. Bu lakaplar zamanla evrilerek daha çok Amerika’da yaygın olan hayran-idol ilişkisinden taşınan ‘anne’ lakabına dönüştü. Bir aile gibi olmamız ve onun bizi anne gibi koruyup kollaması da bunda büyük bir etken.
-
Okurları onun için yol arkadaşları gibi. Okur yazar ilişkisinden öte, önemli bir şey.
-
Okurlarının 4N1K karakterleriyle bağ kurması ve onları arkadaşlar gibi görmeleri baştan beri arzuladığı bir şeydi. Çünkü o yaş gruplarında yalnızlığın da bir problem olduğunu ve arkadaş bulmanın zor olduğundan bahsediyor.
-
Issız bir adaya düşse yanına alacağı üç şey ‘’su, pizza ve kitap (Adger Allen Poe’nun tüm hikeyelerinin bulunduğu kitap)’’
-
Erik mi kiraz mı sorusuna ‘kiraz’ cevabını veriyor.
-
Bir özel gücü olsa bunun görünmez olmak ya da ışınlanmak olmasını isterdi. (Aklına ilk zihin okuma gelse de bunun korkunç olacağını düşünüp vazgeçiyor.)
-
Kendi seçtiği malzemelerin olduğu pizzayı, bol malzemeli pizzaya tercih ediyor.
-
Pizzanın üzerinde yeşil biberden nefret ediyor. Üzerinde mantar, zeytin ve mısır olan her pizzayı yiyeceğini söylüyor.
-
Filmleri kitaplara tercih ediyor. Her zaman filmci olduğundan bahsediyor. Bunun nedeni görsel ve estetiğin onun için daha önemli olması.
-
Spor yapmayı sevmiyor. Ama seçmek zorunda kalsa yazı sevmediğinden kış sporlarını tercih edermiş.
-
Topuklu ayakkabıları, spor ayakkabılara tercih ediyor.
-
Cesur Yürek (7-8 yaşlarında izlediği ve onu ağlatan ilk film), Ateşböceklerinin Mezarı, Ben Earl ve Ölen Kız ve Se7en onu çok etkileyen ve en çok sevdiği filmlerden.
-
Seri katillere ilgisi var.
-
Saçları küçükken çok kıvırcıkmış. Lise dönemlerinde düzleştirdiğinden doğal yapısını kaybetmiş.
-
Hiçbir hayvana dokunamıyor.
-
İlk aşık olduğu ünlü, 12-13 yaşlarındayken "kiss kiss" klibinde, sarı okul otobüsü üstünde dans ederken gördüğü Chris Brown'muş.
-
İlkokul numaram, 457'ymiş.
-
9 yaşında ölümcül bir hastalık atlatmış.
-
On küsür yıldır barışmalarını beklediği ve ayrılışlarını kabul edemediği iki çift var. Biri, Britnet Spears-Justin Timberlake. İkincisi de Brad Pitt-Jenefer Aniston.
-
Annesi ile babası yaklaşık on yıldır ayrılar.
-
19-20 yaşlarında bir kız kardeşi var.
-
En sevdiğim fantastik kitap, Asi Melekler.
-
Yaklaşık beş yıldır, kızı olursa koymayı istediğim üç isim değişmemiş. Ada, Yosun ve Çakıl.
-
Ayakları 39 numara.
-
Liseye geçene saçlarım hep kısacıkmış.
-
Hayatındaki en kötü senesi, 2010'muş. Onuncu sınıfa gidiyormuş. Lanetli yılımdı diye bahsediyor.
-
Ortaokula kadar, okul birincisiymiş, mezuniyet ortalaması ise 98,00'mış.
-
El yazısının berbat olduğunu söylüyor.
-
Beşiktaşlı.
-
En çok güldüğü animeler, "Daily lives of highschool boys" ve "Gintama" serileri; en çok ağladığı ise, "Ateşböceklerinin Mezarı" anime filmidir.
-
Son beş yıldır hiçbir Türk dizisini takip etmiyor, hala eski dizilerin tekrarlarını izliyormuş. En sık izledikleri, 7 numara, Çılgın Bediş ve Sıdıka. (Bu 2015'ten. Şimdilerde 4N1K :))
-
Türk dizilerinde en sevdiği yan karakterler; Mükü (Çılgın Bediş), Rüya (7Numara), Samim (Sıdıka), Rambo Berk ve Güzin (Yılan Hikayesi), Afakan, (Çarli) (2015)
-
Topluluk önünde konuşurken çok fazla heyecanlanıyor, genelde sesi titriyormuş. ''Hatta ortaokulda bir kere okulun önünde Çanakkale temalı bir düz yazı okurken o kadar titremişti ki sesim, herkes okurken duygulandım da ağladım sanmıştı. Ama ben sadece heyecanlanmıştım.'' diyor.
-
Şu ana kadar 30'dan fazla ülke insanı ile internet üzerinden tanışıp arkadaş olmuş. Hatta bunlardan üçü ile paket, dördü ile mektup arkadaşı olmuş.
-
Kulakları çok küçük.
-
Lisede 8 dönem fizik dersi alıp, 4'ünden kalmış.
-
Sayısal okuyup, eşit ağırlıktan sınava girmiş.
-
Lise üçüncü sınıftayken ufak bir kavgaya karışıp rehberlik servisini kendine küstürmüş. Bir yıl onunla konuşmamışlar.
-
Bir kez bayılmış. O da hastane tuvaletindeymiş. ''Kendime geldiğimde öldüğümü düşündüm. Çünkü beni bulan iki kızı ayılamadığım için puslu görüyordum ve bulutların arasından bana koşan iki melek olduklarını düşündüm.'' diye anlatıyor bu anısını.
-
Küçükken yüzünde çiller varmış.
-
6. sınıfa giderken manevi abisi vefat etmiş. Henüz 19 yaşındaymış ve adı Ali'ymiş.
-
Neredeyse hiç pantolonu yok. 40'dan fazla elbise ve eteği varmış. Pantolon yerine bunları tercih ediyor.
-
Dinleyip aşık olduğum ilk İngizlice şarkı, Sunrise Avenue-Fairytale Gone Bad. (2015)
-
Çocukken saçları kısacıkmış ve hiç taramazmış. Sol çaprazında oturan kız ise her gün saçlarını annesine değişik değişik yaptırır gelirmiş.
''Bir gün içimden “İnşallah saçları gece birden düşer” diye dua ettim. İki gün sonra kız kıpkısa saçlarla sınıfa girdi. “Ah… Benim yüzümden…” deyip, çok üzülmüştüm. Halbuki annesi sürekli yapmaktan sıkılıp kestirmiş… Ama bana ders olmuştu o vicdan azabı, küçük yaşıma rağmen. O günden sonra kötü bir kız olmak istemiyorsam kimseyi kıskanmamam ve sadece kendim için dua etmem gerektiğini öğrendim. Çok da işe yaradı. Sağ ol Sena. Sayende bu yaşıma kadar kimseyi kıskanıp, kötü bir dilekte bir daha bulunmadım. 8 yaşımdan beri.'' diyerek bir anısından çıkardığı dersi anlatıyor.
Ve bizden bu kadar. Ama yetmedi, daha fazlasını istiyorum derseniz, bol bol röportaj var. Hatta siz yorulmayın diye biz bulabildiklerimizin hepsini aşağıda topladık. Bir tıkla devam edebilirsiniz Büşü'yü tanımaya. :)
Sürç-ü lisan etmişsek, affola.